Pages

23 Mayıs 2010 Pazar

Geriye Bakınca...

Atılan kementlerle boyun bağlayan...

Rengârenk kravatlarla yerlere çekilen.

İşte böylesi devrik bir beden.


Böyle devrilmiş bir bedenden, hiçbir kurallı cümle beklenmez ki.

Yaptığım imla hataları, bütün hayatımdakilerin en basitleri.

Hüzün

Siyah beyaz bir fotoğrafın var karşımda.
Parmak uçların saçlarından hüzünler topluyor.
Damlalar gözlerinde, gözlerin avuçlarında gittikçe büyüyor.
Sonra omzunda taşıdığın iki küçük harf arasında kalmış bir kalp.
Büyüyen her damlayla sanki iki kalbinde atıyor.


Damlalar ve hüzün...
Hüzün.
Hüzün bir çift göze bu kadar yakışmaz ki.

14 Mayıs 2010 Cuma

07.05.2010

07.05.2010

Karanlık… Gece açık pencerelerden içeri girerken, bulunduğu odanın şeklini alıp, ona sonsuz karanlığından sunuyor. Alanın ve satanın memnun olduğu, kimsenin elindekileri ederinden daha ucuza çıkarmadığı bir alışveriş… Yükte hafif, yazıda ağır bir gece…


Herhangi bir saatin üst sokaklarında yelkovanın akrebi kıstırmasına, henüz birkaç şarkılık zaman var. Kadıköy’de, bir çatı katındayım. Bekliyorum. İlk şarkıyı pas geçtim. Sokaklarca ilerledi yelkovan akrebe, pas geçilen bu şarkıda. Sıradaki şarkı onlar için gelsin diyorum. Sevmenin zorluğundan bahsediyor, anteninin kırılmış ucuyla bizlere kız kulesini gösteren eski bir radyoda, Orhan Gencebay.


Karanlık bir gece ve saat 12… Kadıköy’de bir çatı katında martıların çığlığına, Orhan Gencebay’ın yoğun sesi karışıyor. Yoğun bir anason kokusu sanki bu, martıların çığlığına katılan.

Türkçe bilen herkesin kulaklarına, hayatlarında bir kez bile olsa bir şiir fısıldayabilmiş olan bu adam, “sevmek çok zor” diyor. Bu gece ise iki çift kulaktan giriyor bu fısıltı. Benim ve Deniz’in…
İkimizde susuyoruz.

“ Sevilmemek çok zor” diye ekliyor.
İkimizde biliyoruz.

Sevdik amma sevildik mi?
Bilemiyoruz.

 

Followers

Sık kullanılanlar